Öğrenmeyi bilmek ve başarıyı öğrenmek üzerine!

  • Yayınlayan: admin

Sınav öncesi, öğrenciler birbirlerine hep şunu sorarlar: ”Çalıştın mı?” Sınav sonrası da birçok öğrenci, boynunu bükerek, ”Çok çalışmıştım; ama olmadı…” der.

Oysa ‘çalışmak’, tek başına hiçbir işe yaramaz. Öğrenmeyi bilmek, bilgiyi öğrenmek ve bunu başarıya dönüştürmek gerekir.

Ben de geçenlerde bu durumu, kendi oğlumda yaşadım. Üniversitedeki bir sınavına ilişkin olarak bana, ”Sorulan konuyu biliyordum; okumuş ve kafama yerleştirmiştim,” diyordu. Ancak sınav sorusu, konunun belirli bir teknik içinde kağıda dökülmesini; örneğin, bir tezin çürütülmesine yönelik karşı fikirlerin savunulmasını gerektiriyordu. Oğlum, konu hakkındaki bilgilere sahip olduğu halde, bu tekniği uygulayamamıştı…

Yani oğlum, bilgiyi öğrenmiş ama bu bilgiyi kullanamamıştı. Çünkü o dersin konularyna ilişkin bilginin, hangi teknikle kağıda döküleceği üzerinde yeteri kadar çalışmamıştı. O dersin sınav tarzına ilişkin tekniklerini bilmiyordu. Eski sınav soruları üzerinde egzersiz yapmamıştı.

Üniversitedeki her fakültede, her dersin kendi sınav tekniği, büyük önem taşır. Ama sınavlar dışında, ”öğrenme” olgusunu genel olarak ele aldığımızda, öğrenmede başarının da özel teknikleri olduğunu görürüz.

İşte Mümin Sekman, ikinci kitabı ”Kesintisiz Öğrenme”yi (ALFA Yayınevi, Ağustos 1998, İstanbul) kaleme alorken, sözünü ettiğimiz bu noktaya, ”öğrenmenin teknikleri”ne de geniş yer vermiş. Sekman’yn ”öğrenme” eylemi konusundaki tezi çok net: ”Başarılı bir öğrenme, yüzde 50 moral güce, yüzde 50 ise teknik bilgiye bağlıdır. Başka bir ifadeyle başarılı öğrenme yüzde 50 uygun duygusal duruma, yüzde 50 ise nasıl başarılı bir şekilde öğrenileceğini bilmeye bağlıdır.”

Sekman’ın kitabının tüm sistematiği de bu teze dayanıyor.
Birinci bölümde, öğrenmenin nasıl öğrenileceği sorusuna yanıt getiren Sekman, ikinci bölümde ise insanyn ne tür bir mekanizma ile öğrendiğini yani beynimizin işleyiş tarzını ele alıyor.

Üçüncü bölümde Sekman, öğrenmenin moral temeline iniyor. Yani, ‘öğrenmeye uygun psikolojik durumun nasıl sağlanacağı’ sorusunun yanıtını arıyor. Ancak bunu yaparken, beyni öğrenmeye hazırlamanın ön safhaları olan fizyolojik hazırlık dönemini de son derece ayrıntılı bir biçimde işliyor: Bedenin duruşundan, nefes alma tarzyna ve hatta beslenme ilkelerine kadar… Ayny bölümde, öğrenmenin zihinsel hazırlık dönemini ve bu yolda bir içdisiplinin nasıl oluşturulabileceğini anlatıyor.

Kitabın ağırlık noktasını oluşturan dördüncü bölümde ise, ö?renme tekniklerini ele alıp inceliyor ve öğrenme kalitesini artyracak pratik metotlar öneriyor. Beşinci bölümde Sekman, başarısı denenmiş pratik öğrenme stratejilerini, altıncı bölümde ise yaşam boyu öğrenme kavramını işliyor.

Kendi deyimiyle, ”bilgi, öğrenme, başarı üçgeninde” gezinen Sekman’ın kitabı, konulara yaklaşımında, hem bugüne kadar dünya literatüründe öne çıkmış kavram ve metotları özümsüyor hem de özgün bir biçimde, yeni kavram ve metotlar yaratma çabasını sergiliyor. Örneğin, ”bilgi girişimcisi” kavramı ve ”hafyza klipleri” sistemi, Sekman’ın geliştirmeye çalıştığı yeni fikirler içeriyor.

Özgün kaynakların pek az olduğu bir alanda, hem öğrenmeyi yeni yeni öğrenen gençlere hem de yaşam boyu öğrenme kavramını içine sindirmek isteyen her kesimden insana derli toplu bir çalışma sunan genç seminer yönetmeni Mümin Sekman’ı, bu ikinci kitabından dolayı da kutlamak gerekiyor.

Yazar: Lütfi Tınç
Kaynak: Hürriyet İnsan kaynakları