Doğu Kültürü, Batı Kültürü ve Başarı Kültürü Üzerine!

  • Yayınlayan: admin

Bir Amerikalı ile bir Rus işadamı ormanın içinde bulunan bir otelin çevresinde dolaşmaktadır. Aniden aç bir aslan üzerlerine doğru saldırmaya başlar.

Her ikisi de korkup aynı anda ormanın içine doğru kaçarlar. Bu sırada Amerikalı oturarak çantasından spor ayakkabılarını çıkarıp giymeye başlar.

Rus, bir yandan kaçarken bir yandan da şaşkınlık içinde sorar:

-Sen o spor ayakkabılarını giyerek, aç bir aslandan daha hızlı koşabileceğini mi sanıyorsun?

Amerikalı, spor ayakkabılarını giydiği gibi hızla koşmaya başlar. Önce Rus´u yakalar, sonra da geçer. Çünkü biri iş ayakkabılarıyla, diğeri spor ayakkabılarıyla koşmaktadır. Rus´u geçen Amerikalı dönüp cevap verir:

– Ben o spor ayakkabılarını giyerek aç bir aslandan daha hızlı koşarım demedim, senden daha hızlı koşarım dedim!

İş adamlarına yönelik düzenlenen “etkili yönetim ve liderlik becerileri” seminerlerinde sık sık anlatılan bu hikâyeden çıkarılabilecek üç ders vardır:

1. Uzun vadede farklı sonuçlar almak için bugünden rakiplerin düşünmediği farklı bir şey yapmak gerekir.

2. Sizi uzun vadede öne geçirecek bir fikri uygulamak için, bir süreliğine geride kalmayı göze alabilmelisiniz.

3. Ormanda gezinirken, bir Amerikalının “yoldaşlığına” asla güvenmemek gerekir!

Bu makalenin konusu Şark ile Garp´ın; yani doğru ile batının başarıya bakışının karşılaştırmalı analizidir.

Hukuk mezunu bir kişisel gelişim uzmanı olduğum için başarı kültürü ile kişisel başarı süreci arasındaki ilişki hep ilgimi çekmiştir. Başarı kültürü, bireylerin başarı sürecinde ne yapacaklarını ve ne yapmayacaklarının teorik çerçevesini belirler. Neyin “normal” ve meşru olduğunu belirler.

Ulusal başarı kültürü, bireysel başarı sürecini ciddi oranda etkilemektedir. Bu ilişki balıklar ile okyanus arasındaki ilişkiye benzetilir. balıklar nasıl suda olanı içlerine soluyor, içlerinde olanı suya katıyorsa, başarı kültürü de bireylerin başarı algısını böyle biçimlendirir.

Balıklar nasıl ki içinde yaşadıkları okyanusun kaderine ve iç şartlarına tâbi ise, insanlar da içinde yaşadıkları kültürün “başarı töresine” tâbidir.

Burada cevabı düşünülmesi gereken sorulardan bir diğeri şudur:
Stephen Hawking, Malezya´nın bir kasabasında dünyaya gelse idi yine de ünlü bir fizikçi olabilir miydi?

Batı toplumlarının başarı kültürü ile doğru toplumlarının başarı kültürü arasındaki farklar, bireysel başarı süreçlerinde ne gibi farklı davranışlara neden olur? Bu konu hep ilgimi çekmiştir.

Bu ilginin altındaki asıl soru sanırım şunu anlamaya çalışmam: Işık Doğudan yükselirken, neden ve nasıl göz kamaştıran başarılar Batıdan yükseliyor?

Başarı ve kültürün başarıya etkisi

Başarı, seçilmiş bir hedefin elde edilmesi olarak tanımlanabilir. Bu seçilmiş hedefin elde edilme sürecinde yapılması ve yapılmaması gerekenler vardır. Bunları geçmiş deneyimlere ve mevcut gerçeklere göre yorumlayan kitaplara “başarı kılavuzu” denilmektedir.

Başarı kültürlerini karşılaştırırken dikkate alınabilecek karşılaştırma noktalarından bazıları şunlardır:

1. Proaktif başarı kültürü mü yoksa reaktif başarı kültürü mü egemen?

2. Bireysel başarı mı, kollektif başarı mı üstün tutuluyor?

3. Kadercilik anlayışı mı, kontrolcülük anlayışı mı baskın?

4. Yeteneğe mi yoksa ilişkilere mi daha çok değer veriliyor?

5. İç disiplin mi yoksa dış disiplin mi tercih ediliyor?

6. Negatif düşünme mi yoksa pozitif düşünme mi üstün tutuluyor?

7. Kanaatkârlık mı yoksa talepkârlık mı yüceltiliyor?

Her iki başarı kültürünü değerlendirdiğimizde Doğu kültürünün reaktif davranış tarzını, kollektif başarıyı, kadercilik anlayışını, ilişkilerin ve dış disiplinin üstünlüğünü tercih ettiği, genelde hüzünlü ve negatif düşünmeyi seçtiği, kanaatkârlığı talepkârlığa tercih ettiği düşüncesi yaygındır. Ancak doğu kültürü batı kültürüne doğru kayma yaşamaktadır.

İşin ironik yanı ise, batılı seçkinlerin ise doğunun başarı öğretilerine kendileri kaptırmalarıdır. Doğulu fakirler batılı gibi yaşayıp zengin ve başarılı olmayı düşünürken, batıda zenginliğin ve başarının zirvesine çıkmış bir çok insan uzakdoğu öğretilerinde çare aramaktadır.

“Avrupalı” başarı kültürü

Avrupa ve Amerika toplumlarının oluşturduğu bu başarı kültürü son yıllarda hızla “Amerikan usulü”nün etkisi altına girmektedir.

Amerikalı akademisyenler ve işletmeciler yönetimin ve başarının kişilere göre değişmeyen, bilimsel, kontrol edilebilir yollarını arayıp durmaktadır. Amerikan usulü başarının temeli metodik ilerlemedir.

Amerikan başarı kültüründe risk alma ve rekabet etme özendirilmektedir. Bireysellik ve konformist eğilimler tercih edilmektedir. Toplum için değil, kendisi için başarma, en dipten en üste çıkmak teşvik edilmektedir.

Pozitif bir başarı kültürünün temel kabulleri şunlar olabilir:

1. İnsanlar kendi kaderini seçebilir, değiştirebilir ve kontrol edebilir.

2. Başarılı olmak öğrenilebilir ve öğretilebilir.

3. Bir insanın hayatta başarılı olup olmayacağını belirleyen şey karşılaştığı olaylar değil, olaylar karşısında ne yaptığıdır.

4. Her işi yapmanın daha iyi bir yolu vardır.

5. Her zaman daha fazlasına, daha iyisine, daha çoğuna sahip olmak için çalışılmalıdır.

6. Her insan başarılı olmak için gerekli iç kaynaklara sahiptir.

7. Başarının ölçüsü, kişinin kendi isteklerini gerçekleştirme düzeyidir.

8. Kişilerin neleri başarabilecekleri hakkındaki inançları, neleri başarabileceklerini de belirler.

9. Dış başarının temeli iç başarıdır.

10. Kişinin yapabileceklerinin limitini yetenek ve eğitim seviyesi, yaptıklarının limitini ise moral ve motivasyon seviyesi belirler.