(25.12.2005)
Şule Yücebıyık
Yeni yıla sayılı günler kaldı. Çoğumuz kişisel muhasebe defterimizi açtık, bilançomuzu incelemeye başladık bile. Başarıların, başarısızlıkların tek tek ele alınıp hesaplandığı, içe dönük sorgulamaların bolca yapıldığı bir dönem bu. Bir de gelecek yılla ilgili hedeflerin belirlenmesi var tabii.
Kişisel gelişim uzmanı Mümin Sekman, yaklaşık bir ay önce Alfa Yayınları’ndan çıkan kitabı ‘Her şey Seninle Başlar’, tam da bu bilanço hesaplarının ortasına düştü. Sekman, kitapta, hayallerini bir beden büyütmek isteyenlere sesleniyor ve ‘başarı öğrenilebilen bir şeydir’ diyor.
Okuyucularını ‘kişisel kurtuluş savaşını başlatmaya’ çağıran Mümin Sekman’a bunun nasıl olacağını soruyoruz:
“Bunun yolu öğrenilmiş çaresizlik kavramını anlamaktan geçiyor. Öğrenilmiş çaresizlik, denemelerinde başarısız olduktan sonra ‘artık ne yaparsam yapayım bir şey olmaz’ diye düşünenleri tanımlıyor. Gerçek çaresizlikle, sahte çaresizliği ayırmak çok önemli” diyor.
‘Başarıdan ders al’
Kitabı yaşamak istediği ile yaşadığı hayat arasında farklar olduğunu bilen, bu farkları kapatmak için yapması gerekenleri bildiği halde hiçbir şey yapmayan insanlar için yazdığını söyleyen Sekman, ‘başarı’nın öğrenilebilir bir özellik olduğunu savunuyor. O’na göre ilk adımda yapmamız gereken şey ‘başarılarımızdan ders çıkarmayı’ bilmek..
‘Her alanda birşey bilin’
Sekman, “İnsanlar başarısız olunca başarısızlığından ders çıkartmayı düşünür. Yapmaları gereken başarılı oldukları zaman ‘nasıl başardım, bir sonraki sefer daha büyüğünü başarmak için neler yapmalıyım’ diye düşünmek. Başarıdan alınan ders, başarısızlıktan alınan dersten daha değerlidir” diyor.
Sekman, kitabını okuyanlara ‘başarı garantisi’ vermediğini vurguluyor ama başarı reçetesi talebimizi de geri çevirmiyor. Ona göre başarının anahtarı şu: “Birçok insanın yaptığı bir işi hiç kimsenin yapamadığı kadar iyi yapın ya da çok az insanın akıl edebildiği işleri bulup yapın. Umutlarınızı yüksek, sabit giderlerinizi düşük tutun. Her alanda bir şeyler bilin, bir alanda her şeyi bilin. ”
Sertap’ın başarısı rahatsız etti
Sekman’a göre, öğrenilmiş çaresizliğin bir de Türklere has olan türü var. “Biz Türkler, karar alırken hep birilerine danışırız. Böylece çevremizi kararlarımıza suç ortağı yapıp, sorumluluklarımızdan kaytarırız. Herkes çevresine başarısızlığı ve dertlerini anlatır. Kendi başarısızlıklarını böylece normalleştirirler. Bu yüzden bu ülkede başarılı insanlar sevilmez. Çünkü başarılılar diğerlerine başarısızlıklarını gösterir. Sertab Erener’in Eurovision’u kazanması bir sürü insanı rahatsız etti. Çünkü eskiden Eurovision’u kaybedince ‘Türk olduğumuz için oy vermiyorlar’ diye bir bahane vardı. Mazereti yok ettikleri için başarılı insanlar sevilmiyor.”
Medya: www.milliyet.com.tr