Azmin varsa başarırsın!
Metiner Sezer
Hayatın bir gerçeği de bu. Geriye doğru dönüp bakan; sakin ve kısa olduğunu görür onun. İleri bakanlar ise karmaşık!..
Bizim gibi orta yaş grubu için pek problem değil ama gençler için gelecek, “endişe” demektir bir yerde. Öyle ya, biz orta yerde durmanın avantajını kullanıp bir denge kurabiliyoruz kendi hayatımızda. Ya yolun başındaki genç. O ne yapsın? Kişiliğini geliştirmek ve olgunlaşmak isteyen o genç önünde durup duran ve de gözünü korkutan engelleri aşıp başarılı olmak için hangi yolu izlesin?
Burada izlenecek olan yol belli aslında. Ya, düşe kalka yaşamaya devam edecek o genç. Ya da öncekilerin hayatından kendisi için örnek davranışları seçip rotasını belirleyecek. Ailenin de burada çok önemli rolü var tabii. Şayet aile ortamı o genci sarıp sarmalayacak ve onun serpilip gelişmesini sağlayacak bir iklime sahipse ne âlâ. Genç, genlerindeki pusulanın yol göstericiliği ve ailesinin kendisine verdiği kültürle kalkar, yürür ve gider… Ya, böyle değilse? Ki, maalesef ekseriyetle öyle olmadığı görülüyor. Göç ve fukaralığın verdiği eziklik ve özgüven eksikliğiyle hayat denen o deryaya yelken açıp da güvenli bir limana demir atmak hiç de kolay değil!..
Engeller.. engeller. Gençlerin gözünü korkutan engeller!.. “Engel” deyip geçmeyin. İç engeller var, dış engeller var. Daha doğrusu engelleyiciler!.. “Ben başaramamam” dedin mi bittin!.. Böyle bir iç engelleyici ile çepeçevre sarılmışsan adım atamazsın. Dış engeller o kadar önemli değil ama içerden engelleniyorsan halin perişan. Fiziki şartlar gerçekten önemli değil. Bir noktaya ulaşmak için binlerce yol izleyebilir insan. Ama, ya kendine olan inancını kaybetmişse?
“Her Şey Seninle Başlar” kitabının yazarı Mümin Sekman, “öğrenilmiş çaresizlik”in ne olduğunu ve bu depresyondan çıkış yollarını anlatıyor aynı kitapta. Küçük bir kitap bu ama içindeki bilgiler müthiş. Öğrenilmiş çaresizliğin üç şeyi zayıflattığını vurgulayan Sekman, “Öğrenilmiş çaresizlik yaşayanlar önce tutkularını kaybeder” diyor ve ardından da o kişinin akıl ve düşünce yeteneklerinin zayıfladığını bildiriyor. Bir de duygu zayıflaması var tabii bu tip insanlarda.
Hem psikolojik, hem de biyolojik çöküntü içine giren bu insanların normale dönmesi mümkün mü? Elbetteki mümkün. Mümin Sekman’ın “Her Şey Seninle Başlar” kitabının ana maksadı da bu zaten. İnsanlara, önlerindeki engelleri nasıl aşacağını anlatıyor; sade ve anlaşılır bir ifadeyle.
Mümin Sekman, önemli pozisyonlara gelmiş kişilerin başarı öykülerini okumanın da faydalı olacağını belirtiyor bu kitabında. İki gazeteci dostumun kaleme aldığı kitap var ki, her ikisi de Sekman’ın işaret ettiği kitap. Her ikisi de damardan giriyor.
Fikri Türkel’in “Başarılı İnsanların Karar Anı” ve yine gazeteci Yrd. Doç. Dr. Süleyman Doğan’ın “Başarıya Yürüyenler” kitabı. Her ikisi de çok hoş ve güzel kitap. İş adamlarının başarı öykülerini ve hayat hikayelerini sade bir Türkçe ile anlatan bu iki kıymetli gazetecinin çalışmaları pek hoş ve çok faydalı.
Her iki kitabı da Türk iş adamlarının başarı öyküleri süslüyor. İbrahim Bodur, Kemal Şahin, Ahmet Nazif Zorlu, Zeynel Abidin Erdem… ve onlarcası. Nasıl tırnaklarıyla kazıyıp geldiklerini görmek için bu kitapları okumak lazım. Kişiye göre değişiyor başarı öyküleri ama ortak bir yönleri var bu insanların; kendilerine güvenleri. “Başkası yapıyorsa, ben de yaparım” diyebilmeleri.
Medya: www.turkiyegazetesi.com
Tarih: 25.03.2006