Öğrenme dörtlüsü: Gönüllü, zorunlu, yararlı, ilginç!

  • Yayınlayan: admin

Öğrenme konusundaki tavrına göre insanlar iki gruba ayrılabilir:
1-Gönüllü öğrenenler ve
2-Zorunlu öğrenenler!

Öğrencilerin çoğu zorunlu öğrenen grubuna girer. Okulda olmayı seçmediler ve o dersleri de onlara sorarak müfredata koymadılar. Hafta sonunda istediği bir kursa giden veya evinde kitap okuyan bir yetişkin ise gönüllü öğrenendir.

Bu genel durumların dışında, bazı insanların öğrenme iştahı yüksektir, sıcak beyinlidirler. Tahmin edeceğiniz üzere, toplumum çoğunluğu “zorunlu öğrenenler”den oluşur. Zorunlu öğrenenler, içten gelen istekle değil, dıştan gelen zorlamayla birşeyler öğrenirler. Aslına bakarsınız onlar öğrenmez, onlara zorla bir şeyler öğretilir!

Zorunlu öğrenme taraftarları, okul hayatındaki gibi dışsal bir zorlama nedeniyle değil, işsel tutumlarından dolayı öğrenmeyi sevmezler.

Bu kişilerin, öğrenme karşısındaki bu direnişleri, hayat okulunda da sürer. “Nasihatle değil musibetle” öğrenmeye devam ederler. Öğrenme kavramı beyinlerinde acıyla ilişkilidir; acı çekmeden yeni bir şey öğrenmezler, öğrenirken de acı çekerler.

Gönüllü öğrenenler ise, kendi merakını gidermek için öğrenirler. Öğrenme iştahı yüksek insanlardır. Dış disiplin ile değil içten gelen merakla hareket ederler. Hayatı anlamak için okurlar.

Gönüllü öğrenenler de, kendi içlerinde ikiye ayrılır:

1- Yararlı şeyleri öğrenmeye odaklananlar.
2- Sadece “ilginç” buldukları şeylere odaklananlar.

Sadece ilginç bulduklarını öğrenenlerin çoğu, beyin obezidirler. Çok şey bilseler de, hayatta başarı gösteremeyebilirler. Her akşam merakla TV dizisi izleyen bir ev kadını da “gönüllü öğrenenler” sınıfında girer ama öğrendikleri onu geliştirmez. Öğrenilen bilgilerin ilginç olduğu kadar yararlı olması da önemlidir.
Çoğu insanın entelektüel damak tadı yanlış yapılanmıştır. Bu kişiler, yararlı olanı ilginç bulmazlar ve ilginç buldukları da yararlı değildir.

Nasıl ki, çok yemek yemek iyi beslenmek anlamına gelmezse, yenilenlerin vitamin ve mineral dengesi önemliyse, okumanın faydası da içerdiği yararlı bilgi kadardır.

Somonlu brokoli yararlıdır ama bazı insanlar onu keyifsiz bulur. Cips ve çikolata çoğu insana “zevkli” gelir ama yararlı bir besin değildir. Bedenin beslenmesindeki bu ikilem, beynin beslenmesinde de geçerlidir. Çoğu insanın okumak için seçtikleri, aşk veya macera romanıdır. Besleyici bilimsel bilgiler azgelişmiş insanların besin zincirinde en alt sıralarda yer alır.

O halde önümüzde dört kategori var;

1-İlginç ve yararlı bilgiler içeren kitaplar
2-Yararlı bilgi içeren ama ilginç bulunmayabilen kitaplar.
3-İlginç/ sürükleyici olan ama yararlı bilgi içermeyen kitaplar.
4-Hem ilginç hem de yararlı olmayan kitaplar.

İlk ve son kategoriye karşı tavrımız bellidir. İlkine yoğun bir ilgi olur, sonuncusundan da uzak durulur. Asıl bir insanın entelektüel gelişimini belirleyen şey, okuma menüsünde 2. seçeneğe ne kadar yer verdiğidir.

Ortalama okurun okuma tercihinin başında, 3 numaralı seçenek gelir; İlginç ama yararsız, cips tipi kitaplar!
Kendini gerçekten geliştirmek isteyenler, okumayı sadece keyif etkinliği olarak görmezler. Keyif amaçlı okumaların yanına, beyinlerini zorlasa da, hatta özellikle zorladığı için, entelektüel içeriği güçlü ve derin kitapları da eklerler. Bu kitapları keyifle değil, “ders çalışır gibi” okurlar. Bu tür okumalarda amaç eğlenmek değil, gelişmektir. Bu kitaplar entelektüel halterdir.

Beyin kaslarının zorlandıkça geliştiğini, kavrama kapasitelerinin arttığını bilmek önemlidir. Kavrama kapasitenizi zorladıkça, kavrama kapasiteniz gelişir. Oysa rahatına düşkün “konformist” okur, sadece kendisinin “hoşuna giden”, “eğlenceli”, “sürükleyici” ve tabi ki kendi ön yargılarını onaylayan kitapları seçer. “İçinde kendimi buldum, okuması çok kolaydı” gibi ifadeler bunu gösterir. Üzgünüm; zorlamıyorsa, geliştirmeyecek demektir!

Mümin Sekman
Yazarın Kesintisiz öğrenme kitabından uyarlanmıştır.