Başarı çok bencildir, mutluluğa ulaşmaya aracı olmak istemez!

  • Yayınlayan: admin

Başarı çok bencildir…

Kişisel Gelişim Uzmanı Mümin Sekman son kitabı ‘Her şey seninle başlar’ı, “Benim için unvan maçıydı” diye anlatıyor. Bir ayda 75 bin satış rakamına ulaşan kitap toplumumuzda yaygın olan ‘öğrenilmiş çaresizlik’ kavramı üzerinde duruyor ve bundan kurtulmanın yollarını anlatıyor.

‘Ah’lanıp, ‘vah’lanmalar yerine hayatınızın kontrolünü ele alıp, yeni bir başlangıç yapmanın anahtarı demek yanlış olmaz kitap için. “Kişisel kurtuluş savaşınızı başlatın!” diyor yazar.

Ben kitabı okumanızı öneririm. Ama ondan önce size Mümin Sekman’ın dilinden birkaç başlık söyleyebilirim. Hani yeni yılın ilk gününde işinize yaraması dileğiyle…

> Mutluluğu başka şeylerde arayın

Başarı ne işe yarar?

Başarı ve mutluluk iki ayrı şeydir. Başarıyı mutluluğa çevirebilmek ikinci bir başarıdır. Mutluluk başarıdan değil mizaçtan gelir. Büyük başarının büyük mutluluk getireceğini düşünüp, hayal kırıklığıyla hayatına son vermiş insanlar da var. Marilyn Monroe, Elvis Presley, Hemingway gibi. Başarı, mutluluk ve zenginliği birer insan gibi düşünürseniz, başarı çok bencildir, mutluluk için aracı olmak istemez.

> Başarısızlık anavatanımız başarıysa gurbetimiz…

Şarkı sözlerimizde hep bir umutsuzluk, acı var. Toplum olarak kaybetmeyi, acıyı mı seviyoruz?

Arabesk bir başarı kültürümüz var, kaybetmek o kadar ruhumuza işlemiş ki kazanınca ne yapacağımızı bilemiyoruz. Biz bir başarısızlık kültürünün içinde doğuyoruz. Atasözlerimiz başarısızlığa nasıl dayanabileceğimizi öğütlüyor. Başarıyla ilk karşılaştığımızda ne yapacağımıza dair beynimizde bir hazırlık yok, başarıyı yönetemiyoruz ve hazırlıksız başarı sendromuyla pek çok başarı kısa sürüyor. Başarı bizi dağıtıyor. Başarısızlık anavatanımız, başarı bölgesi gurbetimiz.

Türkiye’de çok ciddi bir sahte çaresizlik vardır. Türkiye’de öğrenilmiş çaresizliğin yanında öğretilmiş çaresizlik de var. Bu da korumacı aileden gelir. “Ben denedim yapamadım, çocuğum denemesin acı da çekmesin.” Bunu çocuklarına öğretip, en büyük kötülüğü yapıyor aileler. Yani ‘koşma düşersin’ kültürü. Önce sokakta dizlerini kanatacak bir çocuk, sonra masada dirsekleri çürütecek.

“Ben başarısızım, ama bu benim suçum değil, çünkü herkes başarısız” diye düşünüyoruz. Arada başarılı olanlar çıkınca sıra bozuluyor, kıskançlık oluşuyor. Sertab Erener’in başarısı çok büyük bir problem oluşturdu. Biz başarısız olunca mazeret üretmede çok güzel dayanışma gösteririz. Yıllarca “Türk olduğumuz için seçmiyorlar” bahanesi Sertab Erener’in birinciliğiyle geçersiz kaldı.

> Sezen Aksu ile Tatlıses’in farkı

Başarılı olmak öğrenilebilir mi?

Başarı öykülerinde iki tür insan görürsünüz. Öğrenilmiş stratejilerle başarılı olanlar, içgüdüsel olarak başarılı olanlar. Birincisinde, başarıyla ilgili kitaplar okursun, başarılı insanları araştırırsın… Bir de neyi niçin yaptığını bilmeden başarı içgüdüsüyle başaranlar var. Sezen Aksu, Yılmaz Erdoğan birinci gruptandır, içgüdüsel olarak başarılı olanlara örnekse İbrahim Tatlıses’tir.

> Nükleer başlıklı stratejiler

Kitaplar ve seminerlerle binlerce kişiye ulaşıyorsunuz. Peki bütün başarı formüllerini anlatıyor musunuz?

Bütün başarı stratejilerini anlatmıyorum.’Nükleer başlıklı başarı stratejileri’ grubu var. Anlatsam da anlaşılmaz… Bunlar en üst başarı seviyesine gelmiş kişilere anlatılabilecek şeyler. Başarı bilgisi insanların kariyer durumuna göre kademe kademe verilir, yoksa anlaşılmazlar.

> Kapıyı 40 defa çalmak gerekir

Birkaç temel basit kural söylemek mümkün mü kişisel değişimimizi başlatmak için?

Kimim, ne yapmak istiyorum, nereden geldim, nerede olmak istiyorum gibi sorulara cevap bulmak, güçlü ve zayıf yönleri tespit etmek lazım. Beş yıllık kalkınma planı içinde hedef koyup, oraya ulaşmak için plan yapmalı, onu harekete geçirmeli ve azimli olmalı. Bazen bir kapıyı kırk defa, bazen kırk kapıyı bir defa çalmak gerekir. Bazen esnek olmayı bilmek, atalete düşmeden beklemek, bazense kararlılıkla devam etmek gerekir…

Kitabın çıkış noktası

‘Her Şey Seninle Başlar’ın yazarı Mümin Sekman, kitabının çıkış noktasını şu şekilde özetliyor: “Bana Konfüçyüs’ün bir sözü ilham verdi. Bir insana gerçekten yardım etmek istiyorsanız ona balık vermek yerine balık tutmayı öğretin. Balık vererek bir öğün, balık tutmayı öğreterek bir ömür karnını doyurabilirsiniz. Bu kitap balık tutmayı öğretiyor. Etiketine bakılmadan alınabilsin diye, 2.5 milyon lira. Başarılı insanları inceleyip, nasıl başardıklarını analiz edip, başarılı olmak isteyenlere anlatıyorum…”

VİYANA sendromu

TÜRK başarı kültüründe bir Viyana sendromu olduğunu düşünüyorum. Biz toplum olarak özgüvenimizi Viyana kapılarında bıraktık. Ama son zamanlarda spor, sanat, ekonomi gibi alanlarda elde edilen sonuçlarla bunu aşmaya başladık. Onları daha başarılı gördüğümüz için uluslararası başarılar bizim için çok önemliydi. Dünya çapındaki başarıların devamı gelecektir. Çünkü halk da bunu onaylıyor artık.

Başarı erkeği çekici kılar

“HER başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” buna geleneksel bir inanış diyelim, ikinci modern doğru ise “başarı erkeği çekici kılar.” Bu ikisini toplarsak üçüncü gerçek ortaya çıkıyor: “Her başarılı erkeğin arkasında aldatılmış bir kadın vardır!” Buna karşın başarılı kadının arkasında genellikle başarısız bir erkek vardır.

Yeni yıla reçete

‘İNSANLAR problemlerini çözmek yerine, onlardan şikayet ediyor. Ya arabesk müzik ya akıl. Kendinize bir milat belirleyebilirsiniz. Yeni hayatı yeni yıl getirmez, yeni hayat içten gelir. Geçmişe takılıp kalmak yerine geleceği nasıl inşa edeceğimize bakmamız lazım. Her yılı insanların bir şey yılı ilan etmeleri lazım. Böylece o kavrama odaklanıp, onu çoğaltabilirler. ‘Geçen yılın hayat dersi neydi?’ diye sormalı insan, yeni bir hayat için yeni bir akıl, yeni bir bakış gerekiyor’u öğrenmeli. Bir de ‘nereden başladım, neredeyim, olmak istediğim yer neresi?’ diye düşünülmeli.. Ve kişi kendisiyle bir başarı sözleşmesi yapabilir…’

Medya: www.turkiyegazetesi.com
Tarih: 01.01.2006

Bir yanıt yazın